top of page

Vahiy Kitabında Övülen ve Türkiye'de Bulunan Yedi Kilise

Vahiy Kitabındaki Yedi Kilise

Yedi Kiliseler

Türkiye'nin toprakları, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan bir coğrafyadır ve bu mirasın önemli bir kısmı, Hristiyanlık tarihine ışık tutar. İncil'in son kitabı olan Vahiy, Hristiyanlıkta eskatolojik ve dini anlamlar taşıyan yedi kiliseyi anlatır; bu kiliseler, bugünkü Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yer alır. Vahiy kitabı, Aziz Yuhanna'nın Patmos adasında aldığı ilahi vahiylerle, İsa Mesih'in bu yedi kiliseye yazdığı mektupları içerir. Bu kiliseler, sadece tarihsel ve arkeolojik değerleriyle değil, aynı zamanda Hristiyan doktrin ve inanç sistemindeki yerleriyle de öne çıkar.


Her bir kilise, Hristiyanlık tarihinin farklı bir evresini ve kilise topluluklarının karşılaştığı çeşitli sınavları temsil eder. Bu yazıda, bu yedi kilisenin tarihsel, dini ve eskatolojik önemini, Vahiy kitabında belirtilen mektuplardan alıntılarla detaylandırarak inceleyeceğiz. Bu kiliselerin neden İncil'de özellikle vurgulandığını ve diğer kiliselerden nasıl ayrıştığını keşfedeceğiz. Türkiye'nin bu eşsiz dini ve tarihi mirasının izlerinden yürüyerek, Hristiyanlık tarihinin derinliklerine dalacağız.


1 - Efes Kilisesi (Ephesus): Tarih ve Maneviyatın Buluştuğu Nokta

Efes Kilisesi ve Yuhanna'nın Mezarı

Efes Kilisesi, bugün Selçuk kent merkezinde, İsabey Camii'ne sadece 100-110 metre uzaklıkta yer alan Aziz John Bazilikası'nın bulunduğu yerde durur. Bu tarihi yapı, günümüzde bir müze olarak ziyaretçilerine kapılarını açıyor. Efes'in tarihi, bölgedeki höyüklerde ve Ayasuluk Tepesi'nde yapılan kazılarda ortaya çıkan Tunç Çağı ve Hititler'e ait yerleşimlerle başlar; o dönemlerde kentin adı "Apasas"tır. İ.Ö. 1050'de Yunanistan'dan gelen göçmenlerle canlanan bu liman kenti, İ.Ö. 560'da Artemis Tapınağı çevresine taşınmış ve Bizans döneminde Ayasuluk Tepesi'ne yerleşmiştir. 1348'de Aydınoğulları beyliğinin başkenti, 1390'da ise Osmanlılar tarafından fethedilmiş, 1914'te ise ismi Selçuk olarak değiştirilmiştir.


Aziz Yuhanna ve Efes

Hristiyanlık tarihinde önemli figürlerden biri olan Aziz John, Efes'te yaşamış ve burada Yeni Ahit'in bazı bölümlerini yazmıştır. Aziz Paul, Hristiyanlığı burada yaymak için yıllarını harcamışken, Aziz John, Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi sırasında onun yanında bulunmuş ve Hz. Meryem ile Efes'e yerleşmiştir. Aziz John'un mezarı, Ayasuluk Tepesi'ndeki bazilikanın merkezinde, kubbenin altında yer alır. Kral Justinyen, bu mezar üzerine 6. yüzyılda muhteşem bir kilise inşa ettirmiştir. Aziz John'un mezarı etrafında beş küçük mezar daha bulunmakta ve bu mezarlar haç şeklinde yerleştirilmiş; böylece Efes, Hristiyanlık tarihinde bir haç merkezi olarak anılmıştır. Ayrıca, bu bölgeden akan şifalı sular, o dönemlerin hacıları için büyük önem taşımıştır.


Bazilika Yapısı

Aziz John Bazilikası, Bizans İmparatoru Justinyen tarafından 6. yüzyılda inşa edilmiştir. 40x110 metre boyutlarındaki bu yapı, haç planına sahip, altı büyük kubbe ile örtülü bir merkez kilise ve tek kubbeyle kaplı bir narteks içerir. Merkezde, rahiplerin oturduğu kısımların yanında, Aziz John'un mezar odası bulunur.


Surlar ve Kapılar

Kiliseyi çevreleyen surlar, 20 kule ve 3 kapıya sahiptir. En dikkat çekici olan, turistlerin giriş yaptığı kapı, tarih boyunca avlulu kapıların Anadolu'daki son örneklerinden biri olarak kabul edilir. Kapılar ve avluların yapımında kullanılan mermerlerin çoğu, Efes stadyumundan taşınmıştır.


Kazılar ve Restorasyon

Kilise, ilk olarak 1921-22 yıllarında kazılmış, daha sonra Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından büyük bir kısmı gün yüzüne çıkarılmıştır. 1973'ten itibaren, Prof. Dr. Ekrem Akurgal'ın başkanlığında, Efes Müzesi tarafından devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları, bu tarihi yapının korunmasını ve sergilenmesini sağlamıştır. Ortaçağda kilise bakıma muhtaç hale gelmiş olsa da, şifalı toz inancı nedeniyle önemini sürdürmüştür. 14. yüzyılda kısa süreliğine cami olarak kullanılmış, İsa Bey Camii'nin yapılmasıyla önemini yitirmiş ve bir depremle yıkılmıştır.


Vaftizhane (Baptisterium), Atrium ve Narteks:

Vaftizhane, karmaşık bir yapıya sahip; sekizgen planlı vaftiz salonu, merdivenli vaftiz havuzu ve mozaikli kubbesi ile dikkat çeker. Atrium, kilisenin batı ucunda yer alır ve eğimli araziye uyum sağlamak için duvarlarla yükseltilmiştir. Narteks, atrium ile nefler arasında, uzun ve ince bir yapıdır.


Nefler:

Kilisenin ana bölümü olan nefler, klasik bir haç planına sahiptir ve altı büyük kubbe ile örtülüdür. Sütun başlıklarında, Justinyen ve eşi Theodora'nın monogramları göze çarpar, bu da yapının tarihlenmesine yardımcı olur.


Mezar Odası ve Şapel:

Aziz John'un mezarı, apsidin önünde, merdivenlerle yükseltilmiş bir alanda yer alır. Şapel, kuzey transeptte bulunur ve fresklerle süslenmiştir.


İncil'deki Yeri
Efes Kilisesi'ne Mektup (Vahiy 2:1-7):
  • İncil'deki Alıntı (Vahiy 2:1-7, İncil, Yeni Çeviri): "Efes'teki kilisenin meleğine yaz. Sağ elinde yedi yıldızı tutan, yedi altın kandilliğin arasında yürüyen şöyle diyor: 'Yaptıklarını, çalışkanlığını, sabrını biliyorum. Kötü kişilere katlanamadığını, kötüleri sınadığını, sahte elçiler olduklarını ortaya çıkardığını biliyorum. Sabrettin, benim adım uğruna acılara dayandın ve yorulmadın. Ama seni azarlıyorum, çünkü ilk sevgini terk ettin. Nereden düştüğünü anımsa! Tövbe et ve başlangıçtaki işlerini yap. Tövbe etmezsen, gelip kandilliğini yerinden kaldırırım. Ancak, Nikolaitler'in yaptıklarından nefret etmen lehinedir; ben de onlardan nefret ederim. Kulağı olan, Ruh'un kiliselere ne dediğini işitsin. Zafer kazanana, Tanrı'nın cennetindeki yaşam ağacından yemesi için izin vereceğim.

  • Efes Kilisesi'nin İncil'deki Önemi: Efes Kilisesi'ne yazılan bu mektup, erken Hristiyan topluluklarının karşılaştığı zorlukları ve Tanrı'nın beklentilerini yansıtır. Efes, hem coğrafi konumu hem de dini önemi nedeniyle Hristiyanlığın ilk yayılma merkezlerinden biri olmuştur. Aziz Pavlus'un Efes'te uzun süre misyonerlik yapması (Elçilerin İşleri 19), kilisenin bu dönemdeki etkisini artıran bir başka faktördür.


2 - Kadim Miras: Aziz Polikarp (Smyrna) Kilisesi

Aziz Polikarp Kilisesi

İzmir, antik çağlardan beri önemli bir dini merkez olmuş ve Aziz Can'ın Vahiy kitabında adı geçen yedi kiliseden biridir. Bu kiliseler arasında günümüze kadar ayakta kalabilen tek yapı, Smyrna Kilisesi, yani Aziz Polikarp Kilisesi'dir.


Aziz Polikarp Kilisesi

Tarih ve Mimari: Aziz Polikarp Kilisesi, İzmir'in en eski kilisesi olarak bilinir ve 1625 yılında inşa edilmiştir. Osmanlı İmparatoru Sultan Süleyman ve Fransa Kralı XIII. Louis'in desteğiyle Kapusin rahiplerine tahsis edilmiştir. Kilise, 1688 depreminde zarar görmüş ve ardından 1690-1691 yıllarında yeniden inşa edilmiştir. 1742'deki büyük yangında zarar görmeden kurtulan kilise, 1763'te yine bir yangın geçirmiş, ancak 1774'te yeniden yapılanma izni alınarak restore edilmiştir.


Aziz Polikarp: İzmir'in koruyucu azizi olan Aziz Polikarp, MS. 70 yılında Anadolu'da doğmuş ve Hristiyanlığın ilk dönemlerinde önemli bir rol oynamıştır. Havari Aziz Can'ın öğrencilerinden biri olarak, İzmir Kilisesi'nin yönetimine genç yaşta gelmiş ve Hristiyanlık öğretisinin yayılmasında etkili olmuştur. Polikarp, Dosetizm ve Gnostisizm gibi sapkın öğretilerle mücadele ederek Hristiyanlığın doğru öğretilerini savunmuştur.


Şehitlik: Aziz Polikarp, 155 yılında, Roma İmparatoru Antoninus Pius döneminde, Hristiyanlara karşı yürütülen zulümler sırasında 86 yaşında İzmir'de şehit olmuştur. Hristiyanlığa olan bağlılığını asla terk etmeyerek, Homa Stadyumu'nda yakılarak öldürülmüştür.


Kilise'nin Özellikleri ve Günümüzdeki Durumu
  • Süslemeler ve Freskler: Kilisede bulunan freskler, 19. yüzyılın sonlarında İzmir'de yaşamış Fransız sanatçı Raymond Pérè tarafından yapılmıştır. Bu freskler, Aziz Polikarp'in yaşamını ve şehit oluşunu anlatır. Ayrıca, kilisenin içinde Madonna heykeli ve süslü sunak arkalığı bulunmaktadır.

  • Modern Dönem: Kilise, 1922'deki büyük İzmir yangınında yıkılmış ve 1929'da bugünkü haline getirilerek yeniden inşa edilmiştir.


Aziz Polikarp'in Anısına

Her yıl 23 Şubat'ta Aziz Polikarp Bayramı kutlanır, bu tarih Aziz Polikarp'in şehit edildiği gündür. Yedi Kilise Turları'na katılan gruplar genellikle bu kilisede ayin düzenler. Ayin düzenlemek için önceden bağlantı kurmak ve kiliseye bağış yapmak bir nezaket göstergesidir.


Aziz Polikarp ve İncil'deki Önemi:
  • Havarilerle Bağlantı: Aziz Polikarp, İncil'de adı geçen Aziz Yuhanna'nın (John the Apostle) öğrencilerinden biri olarak kabul edilir. Bu bağlamda, İsa'nın öğretilerinin ilk elden tanıkları olan havari geleneğinin devamını temsil eder.

  • Vahiy Kitabı ve Yedi Kilise: İzmir (Smyrna), İncil'in Vahiy Kitabı'nda adı geçen yedi kiliseden biridir. Aziz Yuhanna'nın Vahiy Kitabı'nda (Vahiy 2:8-11), Smyrna Kilisesi'ne yazılan mektupta, cemaatin sadakati övülür ve gelecekteki zorluklara karşı uyarılır. Aziz Polikarp, bu kilisenin ilk episkoposu olarak, bu mektubun doğrudan muhatabı olan topluluğun bir lideriydi.

  • Şehitlik ve Öğreti: Aziz Polikarp, yaklaşık MS 155'te, Hristiyanlığı yayma çabaları nedeniyle şehit edilmiş ve bu olay Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutar. Onun şehitliği, Hristiyan öğretisinin savunulması ve inancın korunması konusunda bir simge olarak görülür. Polikarp, Hristiyan doktrinini savunan ve sapkın öğretilerle mücadele eden bir figürdür.

  • Manevi Etki: Aziz Polikarp'in öğretisi ve şehitliği, Hristiyan inancının güçlenmesinde ve yayılmasında büyük bir rol oynamıştır. Onun yaşamı ve ölümü, Hristiyan topluluklarına inançlarını korumaları için ilham kaynağı olmuştur. Özellikle İzmir'deki Hristiyan cemaati için, Aziz Polikarp'in koruyucu aziz olarak kabul edilmesi, hem dini hem de kültürel bir öneme sahiptir.

  • Kutsal Metinler ve Mektuplar: Polikarp, Filipililere yazdığı mektup gibi bazı yazılarla da tanınır. Bu mektup, Hristiyan öğretilerini ve ahlaki prensiplerini vurgulayan erken dönem Hristiyan metinlerindendir.


3 - Bergama Kilisesi: Kızıl Avlu'nun Gizemi ve Tarihi

Bergama Kilisesi

Bergama'da bulunan ve İncil'de adı geçen yedi kiliseden kesin yeri bilinen tek kilise, yerel halk tarafından "Kızıl Avlu" olarak anılır. Bu adlandırma, dış cephesini kaplayan kırmızı tuğlalar sayesinde olmuştur. Bugün bile bazı mermer parçaları, bu kırmızı tuğlalar arasında gözlemlenebilir.


Tarih ve Mimari

Kızıl Avlu, Mısır tanrısı Serapis adına inşa edilmiş bir tapınaktır. "Ne yerde ne gökte" anlamını taşıyan bu yapı, Selinus Çayı'nı örten iki tünel üzerine kurulmuştur. Hristiyanlıkta, Bergama Kilisesi "Evlenme, Birleşme" veya "Pişmanlık" kavramları ile ilişkilendirilir. Roma Dönemi'nde hem din hem de devlet işlerinin yürütüldüğü bu yer, "Birleşme"yi simgelerken, "Pişmanlık" kavramı Zeus Sunağı'nın yaydığı putperestlikten vazgeçmeyi ifade eder. Kilise, Hz. İsa'dan sonra 313-500 yılları arasında önemli bir rol oynamıştır ve Bergama'nın piskoposu Aziz Lukas'ın burada inek heykeli içinde yakıldığına dair hikayeler vardır.


Mimari Detaylar

Kızıl Avlu, ana bina ve iki yanındaki ek yapılarla birlikte, geniş bir avludan oluşur. Ana binanın girişi devasa, yedi metre genişlikte ve on dört metre yükseklikte olup, kapının iki yanında sütunlu revaklar bulunur. Revaklar, tonozlu veya kubbeli dehlizlerdir. Karşıda ise yirmi sütunlu başka bir revak yer alır, ortadaki dört sütun anıtsal bir giriş oluşturur. Kapının eşiği, tek parça 35 tonluk bir mermerden yapılmıştır ve bu mermerin yanlarında tunç kapı kanatlarını tutan menteşelerin izleri görülür.


Bina, bir zamanlar mermerle kaplı duvarlara ve döşemelere sahipti. Ana odanın kapıya yakın kısmı, pencerelerden ışık alırken, seremonilerin yapıldığı arka kısım yarı karanlıkta bırakılırdı. İki merdiven, balkonlara ve çatıya çıkış sağlardı. Döşemede iki su çukuru ve üzerinde kült heykelinin yer aldığı yüksek bir podyum bulunur. Bu podyumdan geçen bir yol, rahiplerin "Tanrıyı konuşturmak" için kullandığı düşünülen bir geçidi barındırır.


Ek Binalar ve Süslemeler

Ana binanın iki yanında, silindir şeklinde kuleler gibi görünen yapılar vardır. Bu ek binalar, işlenmiş taşlar ve kireç harçla inşa edilmiştir. Her kulenin önünde, yuvarlak küçük havuzlar bulunur. Stoalar, bu yan avluları çevreler ve sütunlar erkek (atalant) veya kadın (karyatid) heykelleri şeklinde işlenmişti. Karyatidler, antik mimaride sütun olarak kullanılan kadın heykelleridir.


Kültürel ve Dini Önemi

Kızıl Avlu'nun yapısı, Mısır tanrısı Serapis'e ve onunla bağlantılı İsis ve Harpokrates'e adanmış olabileceğini düşündürür. Bu, Roma İmparatorluğu'nda Mısır tanrılarının popülerliğinin bir göstergesidir. Tapınak, Hadrianus döneminde inşa edilmiştir ve Selinus Irmağı bugün de olduğu gibi bu yapı altındaki tünellerden akar.


Bizans Dönemi ve Sonrası

Bizans döneminde, ana binanın içine Aziz John'a adanmış bir kilise inşa edilmiş, bu kilise yapımında tapınağın malzemeleri kullanılmıştır. Bu dönüşüm, Kızıl Avlu'nun dini ve kültürel evrimini göstermektedir. Bu tarihi yapı, hem paganizm hem de Hristiyanlık tarihinde önemli bir yer tutar ve ziyaretçilere geçmişten bugüne uzanan zengin bir hikaye sunar.


Bergama Kilisesi'nin İncil'deki Yeri:

İncil'in Vahiy Kitabı'nda (Vahiy 1:11 ve 2:12-17), Aziz Yuhanna (Aziz Can) tarafından yedi kiliseye yazılan mektuplardan biri Bergama Kilisesi'ne yöneliktir. Bu mektuplar, dönemin Hristiyan cemaatlerine rehberlik etmek ve onları teşvik etmek amacıyla yazılmıştır.

  • Bergama Kilisesi'ne Mektup (Vahiy 2:12-17): Bergama Kilisesi'ne yazılan mektupta, kilisenin sadakati övülür, ancak bazı üyelerin yanlış öğretilere (özellikle Nikolaitlerin öğretileri) ve putperest uygulamalara yöneldiği için eleştirilir. Mektup, kiliseyi tövbe etmeye ve gerçek inanca dönmeye çağırır: "Bununla birlikte, sana karşı söyleyeceklerim var: Orada Nikolaitlerin öğretisine uyanlar var, onlardan nefret ederim. Tövbe et, yoksa çabucak yanına gelirim ve ağzımdan çıkan kılıçla onlara karşı savaşırım." (Vahiy 2:15-16) Mektup, aynı zamanda, inancını koruyanlara "gizli manna" ve "beyaz taş" gibi sembolik ödüller vaat eder, bu da Hristiyanlıkta kurtuluş ve saflığın simgeleridir.

  • Sembolik Anlam: Bergama, Vahiy Kitabı'nda "Şeytan'ın tahtının bulunduğu yer" olarak anılır (Vahiy 2:13). Bu ifade, muhtemelen Bergama'nın pagan kültlerinin, özellikle Roma imparatorluk kültünün ve Zeus Sunağı'nın güçlü olduğu bir şehir olmasından kaynaklanır. Bu bağlamda, Bergama Kilisesi'nin mektubu, Hristiyanların pagan baskısına karşı inançlarını koruma mücadelesini temsil eder.

4 - Akhisar ve Thyateira: Tarihi ve Kültürel Mirasın İzinde

Thyateira Kilisesi

Akhisar, Manisa ilinde yer alan ve tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmış bir kenttir. Antik Thyateira kenti olarak da bilinen Akhisar, zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. Bu blog yazısı, Akhisar'ın tarihi mekanlarından Ulu Camii ve Tepe Mezarlığı'nı detaylı bir şekilde ele alacak.


Akhisar Ulu Camii

Akhisar Ulu Camii, eski bir kiliseden camiye dönüştürülmüş bir yapıdır. Bu kilisenin, İncil'de adı geçen yedi kiliseden biri olduğu ve "devamlı kurban" veya "sıkı tutan" anlamlarına geldiği düşünülmektedir. Cami, Saruhanoğulları döneminde fetih sembolü olarak camiye çevrilmiştir. Evliya Çelebi, kente geldiğinde bu camii "Fethiye Camii" olarak anmış ve minaresinin yıkıldığını belirtmiştir. "Fethiye Camii" adı, Türklerin fethettikleri kentlerde en büyük kiliseyi camiye dönüştürme geleneğinden gelir.


Ulu Camii'nin yapımında büyük taş bloklar horasan harcı ile bir araya getirilmiştir. Romalılar döneminde bu yapı bedesten (çarşı) olarak kullanılmış, Hristiyanlık döneminde kiliseye dönüştürülmüştür. Günümüzde, doğu tarafında papazların vaaz verdiği absisin temelleri hala görülebilir. Caminin minaresi kırmızı tuğladan yapılmış ve 1913 depreminde zarar görmüş, sonrasında yeniden inşa edilmiştir. Cami, devşirme malzemeler kullanılarak restore edilmiş, güney tarafında antik yapının kalın duvarları ve kemerleri korunmuştur. Kubbesi yıkılan yapı, tuğladan yeniden yapılmış, doğu ve batı duvarları Türk stilinde kısmen onarım görmüştür. Sicilya'dan getirilen mermer sütunlar, mihrap ve minber ile tamamlanmıştır.


Ulu Camii, Hristiyanlık, İslam ve belki de daha öncesinde pagan ibadetlerine ev sahipliği yapmış bir yapı olarak, Akhisar'ın çok katmanlı tarihine ışık tutar. Caminin avlusunda bulunan mezar taşları, Osmanlı dönemi Türk taş işçiliğini yansıtan güzel örneklerdir. Bu mezar taşları, yerel halkın önde gelen isimlerini taşır; örneğin, 1801 yılından Hacı Osmanoğlu Hacı Mehmed, 1820'den Uzun Ali Ağa'nın zevcesi Ümmü Gülsüm Hoca gibi.


Tepe Mezarlığı ve Thyateira Antik Kenti

1968-1971 yılları arasında yapılan kazılarda, Tepe Mezarlığı'nda Roma ve Bizans dönemine ait önemli yapılar ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda 2-4. yüzyıla tarihlenen bir portiko ve 5-6. yüzyıla ait apsidal planlı bir yapı bulunmuştur. Portiko, Roma İmparatorluk dönemi Batı Anadolu kentlerinde yaygın olan sütunlu caddelerden biridir. Apsisli yapı, dinsel işlevi olmayan bir bazilika olarak düşünülmektedir.


Kazılar, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüş, 1969-1971 yıllarında yoğunlaşmıştır. Bu kazılarda çeşitli sikkeler, yazıtlar ve mimari parçalar bulunmuştur. Kazılar sırasında, alanın üst kısımlarında son devirlere ait seramik parçaları, daha alt tabakalarda ise Bizans ve Roma dönemlerine ait fresk, seramik ve mozaik parçaları bulunmuştur.

Thyateira'nın Önemi: Thyateira, Roma döneminde önemli bir ticaret ve dini merkeziydi. Antik kentte, Hadrianus kutsal alanı ve çeşitli imparatorlara adanmış anıtlar ve sikkeler bulunmuştur. Thyateira'da bulunan yazıtlar ve miltaşları, kentin Romalı imparatorlara olan bağlılığını ve önemini gösterir.


Tepe Mezarlığı'nın kalıntıları, modern Akhisar'ın altında kalmış olsa da, bazı antik eserler ve yazıtlar hala korunmaktadır. Akhisar Belediyesi, bu eserleri korumak için çeşitli çalışmalar yapmaktadır.


Thyateira Kilisesi'nin İncil'deki Yeri:
  • Vahiy Kitabı ve Yedi Kilise: İncil'in Vahiy Kitabı'nda (Vahiy 1:11 ve 2:18-29), Aziz Yuhanna tarafından yedi kiliseye yazılan mektuplardan biri Thyateira Kilisesi'ne yöneliktir. Bu mektuplar, dönemin Hristiyan cemaatlerine rehberlik, teşvik ve uyarı amacıyla kaleme alınmıştır.

  • Thyateira'ya Yazılan Mektup (Vahiy 2:18-29): Thyateira Kilisesi'ne yazılan mektup, kilisenin aşk, hizmet, iman ve sabrını överek başlar. Ancak, kilisedeki bazı kişilerin Jezebel adında bir kadının yanlış öğretilerine kapıldığını ve bu öğretilerin cemaati sapkınlığa sürüklediğini belirtir. Mektup, bu yanlış öğretilerden tövbe etmeyenlere karşı uyarıda bulunur: "Bununla birlikte, sana karşı söyleyeceklerim var: O kadın Jezebel'i, kendisini peygamber diye tanıtan ve kullarımı saptırarak zina ve putperestlik yapmaya kışkırtan kadını tolere ediyorsun." (Vahiy 2:20)

  • Sembolik Anlam: Thyateira Kilisesi'ne yazılan mektup, Hristiyan cemaatlerinin içindeki ahlaki ve dini sapmalara karşı uyanık olmaları gerektiğini vurgular. Aynı zamanda, gerçek iman ve sadakatin Tanrı tarafından ödüllendirileceği mesajını taşır.


5 - Sardes Kilisesi ve Antik Sardes'in Tarihi Zenginliği

Sardes Kilisesi

Sardes, Ege Bölgesi'nde, modern Salihli şehrinin yakınında yer alan antik bir kenttir. Lydia Krallığı'nın başkenti olarak bilinen Sardes, M.Ö. 6. yüzyılda Perslerin egemenliğine geçmiş, daha sonra Helenistik ve Roma dönemlerinde de önemli bir merkez olmuştur. Bizans döneminde ise önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.


Kazı Çalışmaları

Sardes'teki arkeolojik kazılar, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak, 1958'den beri Harvard ve Cornell Üniversiteleri ile Amerikan Doğu Bilimleri Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle devam etmektedir. Bu kazılar, kentin farklı dönemlerine ait zengin kültürel buluntuları gün ışığına çıkarmıştır.


Önemli Yapılar
  • Artemis Tapınağı: Hellenistik dönemde inşa edilmiş, İon tarzında ve pseudodipteros planlı bu tapınak, ilk olarak Artemis adına yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde çeşitli tanrı ve imparator heykellerine yer verilmiş, M.S. 17'deki büyük depremde yıkılmış ve İmparator Tiberius zamanında yeniden inşa edilmiştir. 4. yüzyılda tapınağa bir şapel eklenmiştir.


  • Lydia Dönemi Altın İşleme Atölyeleri: Sardes'in zenginliği, Sart Çayı'nın (Paktolos) altın kumlarından elde edilen altınla bilinir. Bu altın, Lydia döneminde arıtılarak işlenmiştir ve 1968'de yapılan kazılarda bu atölyeler keşfedilmiştir.


  • Bintepe: Lydia kral mezarlarının bulunduğu alan, antik dönemin ünlü tümülüslerini barındırır. Herodotos'un Mısır piramitleriyle kıyasladığı bu mezarlar, antik dönemin en görkemli yapıları arasında sayılır.


  • Akropol: Sardes'in akropolü, hem Lydia hem de Bizans döneminden kalma savunma yapılarını içerir. M.Ö. 6. yüzyıldan kalma surlar ve Bizans dönemi kalesi, bu alanın tarihi savunma önemini gözler önüne sermektedir.


  • Hamam-Gymnasion Kompleksi: Merkezi bir konumda bulunan bu kompleks, Roma İmparatorluk tipi bir yapıdır. Spor ve banyo aktiviteleri için kullanılan bu yapı, 2. yüzyılda tamamlanmış ve sonrasında çeşitli onarımlardan geçmiştir.


  • Sinagog: 3. yüzyılda bir sinagog olarak kullanılmaya başlanan bu yapı, hamam-gymnasion kompleksinin yakınında konumlanmış ve yaklaşık bin kişilik kapasitesiyle dikkat çeker. Mozaik döşemeleri ve renkli mermer süslemeleriyle zengin bir dekoratif tarza sahiptir.


Sardes Kilisesi'nin İncil'deki Yeri:
  • Sardes'e Yazılan Mektup (Vahiy 3:1-6): Sardes Kilisesi'ne yazılan mektup, kilisenin dışarıdan canlı ama içten ölü olduğunu belirterek başlar. Kilisenin eski işlerini tamamlamadığı, uyanmadığı ve tövbe etmediği için eleştirilir: "Sardes'te olan kilise meleğine mektup yaz: 'İşte, senin yaptıklarını biliyorum. Yaşadığını söylersin, ama ölüsün. Uyan ve geri kalanı, ölmek üzere olanı güçlendir; çünkü senin işlerin Tanrı önünde tamamlanmamıştır." (Vahiy 3:1-2) Mektup, az sayıda sadık Hristiyan'ın olduğunu belirterek, bu kişilere vaatler sunar ve kiliseye uyanma ve tövbe etme çağrısında bulunur.

  • Sembolik Anlam: Sardes Kilisesi'ne yazılan mektup, Hristiyan cemaatlerinin dış görünüşlerinin aldatıcı olabileceği, gerçek inancın ve manevi canlılığın muhafaza edilmesi gerektiği konusunda bir uyarıdır. Bu mektup, yüzeysel dindarlık ile gerçek iman arasındaki farkı vurgular.


6 - Philadelphia Kilisesi (Alaşehir) ve Antik Kalıntıları

Alaşehir Kilisesi

Alaşehir, antik adıyla Philadelphia, Lidya bölgesinin önemli şehirlerinden biri olup tarih boyunca stratejik ve dini açıdan büyük önem taşımıştır. Şehrin en dikkat çekici kalıntılarından biri, 6. yüzyılda inşa edildiği düşünülen St. Jean (İonnes) Kilisesi’dir.


Aziz Yuhanna Kilisesi

Philadelphia'nın en görkemli tarihi yapılarından biri olan Aziz Yuhanna Kilisesi, yaklaşık 1600 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Günümüzde yalnızca üç payesi ayakta kalmış olan bu büyük bazilika, orijinalinde en az altı büyük taşıyıcı payeye sahipti. Çapı yaklaşık 11 metreyi bulan iki büyük kubbe, bu payeler üzerine oturtulmuştu. Mevcut payelerin yüksekliği 4 metreye kadar ulaşmaktadır.

Yapı, zaman içerisinde birçok kez tadilat geçirmiştir. Kuzeydoğu ve güneydoğu payeleri yaklaşık 40 metrekarelik, kuzeybatı payesi ise 30 metrekarelik bir alan üzerine oturmaktadır. Yapımında spolia (daha eski yapı malzemelerinin yeniden kullanımı) tekniği görülmekte olup, büyük blok taşlar harç ve moloz dolguyla desteklenmiştir. Üst kısımlarında tonoz kemerler ve tuğladan yapılmış pandantifler bulunmaktadır. Dış bölümleri ise mermer silmelerle süslenmiştir.


Kilisenin kuzeydoğu payesinde, 11. yüzyıl veya sonrasına tarihlendirilen fresk kalıntıları günümüze ulaşmıştır. 1989 yılında başlayan kazı çalışmaları, kilisenin yapısal özelliklerini ve geçmişini daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Güneybatı payesinin toprak altında kalan bölümünde fresk izleri tespit edilmiştir. Ayrıca, payelerin güneyinde diğer paye ile bağlantılı 1 metre uzunluğunda ve 2 metre genişliğinde bir destek duvarı keşfedilmiştir. Kuzeydoğu payesinin kuzey tarafında yapılan kazılarda, bir vaftizhane olabileceği düşünülen karmaşık bir yapı kalıntısı bulunmuştur.

Günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen bu önemli kalıntılar, ziyaretçilerin ve araştırmacıların ilgisini çekmeye devam etmektedir.


Philadelphia'daki Diğer Arkeolojik Kalıntılar

Kazı çalışmalarında Roma Dönemi’ne tarihlendirilen bir tiyatro ile bir tapınak ortaya çıkarılmıştır:

  • Tiyatro: Skene (sahne binası) büyük ölçüde korunmuş olsa da cavea (oturma bölümü) sadece kısmen gün ışığına çıkarılabilmiştir.

  • Tapınak: 2. yüzyılda inşa edildiği düşünülen tapınağın yalnızca temelleri ve bazı mermer architrav blokları günümüze ulaşmıştır.

Philadelphia’da ortaya çıkarılan bir diğer önemli yapı Bizans surlarına ait olan Doğu Kapısı’dır. Yarım daire ve dikdörtgen planlı iki kule ile korunan bu kapı, Türk akınları sırasında örülerek kapatılmış ve bir daha kullanılmamıştır.


Philadelphia Kilisesi'nin İncil'deki Yeri:
  • Philadelphia'ya Yazılan Mektup (Vahiy 3:7-13): Philadelphia Kilisesi'ne yazılan mektup, kilisenin az imkanlara rağmen sadakatini ve gücünü överek başlar. Yuhanna, kilisenin önünde açık bir kapı bulunduğunu ve bu kapıyı kimsenin kapatamayacağını belirtir: "Philadelphia'daki kilise meleğine mektup yaz: 'Kutsal, gerçek, Davut'un anahtarına sahip olan, açtığında kimsenin kapatamayacağı, kapattığında kimsenin açamayacağı olan diyor ki: Yaptıklarını biliyorum. Bak, senin önüne açılmış bir kapı koydum; onu kimse kapatamaz." (Vahiy 3:7-8) Mektup, Philadelphia Kilisesi'nin inancını koruduğu için Tanrı'nın koruması altında olduğunu ve bu kiliseye sadakat vaatlerinde bulunur. Ayrıca, gelecekteki zorluklar karşısında direnme ve imanlarından ötürü ödüllendirileceği mesajını taşır.

  • Sembolik Anlam: Philadelphia Kilisesi'ne yazılan mektup, Hristiyan cemaatlerinin inançlarında sabit kalmaları ve imanları için ödüllendirilecekleri konusunda bir umut ve teşvik mesajıdır. Bu mektup, inancın sadakatle korunmasının önemini vurgular ve Tanrı'nın sadık olanları asla terk etmeyeceğini belirtir.


7 - Laodikeia Kilisesi: Bir Zamanların Parlayan Yıldızı

Laodikeia Kilisesi

Denizli'nin 6 km kuzeyinde yer alan antik Laodikeia kenti, tarih boyunca stratejik konumu ve kültürel zenginliğiyle öne çıkmıştır. Lykos Irmağı'nın güneyinde kurulan şehir, antik kaynaklarda genellikle "Lykos'un kıyısındaki Laodikeia" olarak anılmaktadır. Tarihçi Plinius, kentin daha önce Diospolis ("Zeus'un Şehri") ve Rhoas isimleriyle bilinen bir yerleşimin kalıntıları üzerine inşa edildiğini belirtir. Bu isimler, hem bölgedeki Zeus kültüne verilen önemi hem de yerel Anadolu kökenlerini yansıtmaktadır.


M.Ö. 3. yüzyılda II. Antiokhos tarafından kurulan şehir, kraliçe Laodike'nin adını almıştır. Roma İmparatorluğu döneminde ticaret, sanat ve spor etkinlikleriyle büyük bir gelişme göstermiştir. İmparator Hadrianus'un M.S. 129 yılındaki ziyareti ve ünlü hatip Cicero'nun M.Ö. 50'de buraya gelerek hukuki meselelerle ilgilenmesi, kentin önemini gösteren tarihi olaylardandır.


Laodikeia Kilisesi ve Hristiyanlık

Laodikeia, Küçük Asya’daki Yedi Kilise'den biri olarak İncil'in Vahiy Kitabı’nda geçmektedir. Hristiyanlığın erken dönemlerinde büyük bir piskoposluk merkezi haline gelmiş ve 4. yüzyılda Ekümenik Konsey'e ev sahipliği yapmıştır. "Ilık" ve "Geri Çevrilen" adlarıyla da bilinen kilise, 19. yüzyıla kadar varlığını sürdürmüştür. Günümüzde ise sadece taşıyıcı bölümlerinin bir kısmı ayakta kalmıştır.


Laodikeia’nın Görkemli Yapıları

Antik kent, sadece dini yapılarıyla değil, aynı zamanda anıtsal mimarisiyle de dikkat çeker:

  • Zeus Tapınağı: Sütunlu caddenin doğusunda yer alır. Günümüzde yalnızca süsleme parçaları görülebilmektedir.

  • Büyük Tiyatro: 20.000 kişi kapasiteli olup Roma tarzında inşa edilmiştir. Cavea ve orkestra bölümleri oldukça sağlamdır.

  • Küçük Tiyatro: 15.000 kişilik kapasitesiyle, büyük tiyatronun kuzeybatısında yer almaktadır.

  • Stadyum ve Gymnasium: M.S. 79 yılında yapılan bu yapı kompleksi, Hadrianus ve eşi Sabina'ya adanmıştır.

  • Anıtsal Çeşme: Şehrin ana caddesi ile kesişim noktasında yer alır ve Bizans döneminde onarımlar görmüştür.

  • Meclis Binası: Doğu-batı doğrultusunda uzanan bu yapı, kemer ve tonoz sistemiyle inşa edilmiştir.


Depremler ve Laodikeia’nın Terk Edilişi

M.S. 194 yılında meydana gelen büyük bir deprem, Laodikeia'yı harabeye çevirmiştir. Bunun sonucunda şehir yavaş yavaş terk edilmiş ve tarih sahnesinden silinmiştir. Ancak bugün, yapılan kazılar sayesinde kent yeniden gün yüzüne çıkmaktadır.


Laodikeia Kilisesi'nin İncil'deki Yeri
  • Laodikeia'ya Yazılan Mektup (Vahiy 3:14-22): Laodikeia Kilisesi'ne yazılan mektup, kilisenin ılık ve ne sıcak ne de soğuk olduğu için ciddi bir eleştiriyle başlar. Kilise, ne ateşli bir imanı ne de tamamen dinden uzak bir tutumu olduğu için eleştirilir: "Laodikeia'daki kilise meleğine mektup yaz: 'Amin diyen, güvenilir ve gerçek tanık, Tanrı'nın yaratılışının başlangıcı diyor ki: Yaptıklarını biliyorum; ne soğuksun ne de sıcak. Keşke soğuk ya da sıcak olsaydın! Ama ne sıcak ne de soğuksun; ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım." (Vahiy 3:14-16) Mektup, kilisenin maddi zenginliğine rağmen manevi yoksulluğunu ve kör olduğunu belirtir. Kiliseye tövbe etmesi, Tanrı'nın nimetlerini kabul etmesi ve kapıyı açması gerektiği öğütlenir. Ayrıca, kiliseye sadakat gösterenlere ödüller vaat edilir.

  • Sembolik Anlam: Laodikeia Kilisesi'ne yazılan mektup, Hristiyan cemaatlerinin imanlarında ılımlı olmaması gerektiği konusunda bir uyarıdır. Bu mektup, samimiyet, bağlılık ve gerçek manevi zenginlik üzerine düşünmeye sevk eder. Laodikeia'nın "ılık" olması, Hristiyanlığın ne sıcak (ateşli) ne de soğuk (imanı olmayan) bir durumda olmasının kabul edilemez olduğunu simgeler.


Neden Ön Planda?

Yukarıdaki kiliselerin her biri, Vahiy kitabında belirtilen spesifik mektuplarla, Hristiyanlık tarihinin farklı yönlerini ve kilise topluluklarının karşılaştığı zorlukları sembolize eder. Bu kiliseler, Hristiyan eskatolojisinde, yani son zamanlara dair öğretide, kilisenin geçirdiği aşamaları, karşılaştığı sorunları ve alabileceği dersleri temsil eder.


  • Tarihsel Bağlam: Bu kiliseler, Anadolu'da Hristiyanlığın ilk yayılma dönemlerindeki merkezlerdi, bu nedenle Hristiyanlık tarihinin temel taşları olarak görülürler.

  • Dini Öğreti: Her kilise, dini öğreti ve uygulama açısından farklı örnekler sunar; bazıları övülürken, bazıları eleştirilir, bu da kilise topluluklarına yol gösterici olur.

  • Eskatolojik Anlam: Vahiy kitabı, bu kiliseleri kullanarak tüm Hristiyan kiliselerine genel bir mesaj verir ve gelecekteki olaylarla ilgili uyarı ve vaatlerde bulunur.


Bu yedi kilise, İncil'de özellikle vurgulanmaları ve tamamının Türkiye'de bulunması nedeniyle, hem Hristiyanlık tarihinde hem de dini turizm ve araştırmalarında önemli bir yer tutar.

Comments


bottom of page